Enstrümanda egzersiz yapmanın önemini 37 yıldır yaşayarak bilen, bunlardan ilham alarak birşeyler üretmeye çalışmış ve üzerine üç kitap yazmış biri olarak sanırım bu konuda biraz gevezeliğe hakkım vardır. İlk kitabımda bunun önemine biraz değinmiştim ama yeterince önemsenmediğini düşündüğüm bu konu, sanki biraz daha fazlasını hak ediyor…
Egzersiz deyince zihnimizde uyanan görüntü, “biteviye” devam eden ve “aynı” tekniğin değişik perdelerde uygulanmasıdır, ki aslında öyle (itiraf edeyim çok yorucu ve sıkıcı olabiliyor, özellikle de bu yaz aylarında).
Asıl anlamı “alıştırma” olan bu eylem, bize zihnimizi, parmaklarımızı, mızrabımızı, penamızı, nefesimizi veya yayımızı o enstrümana daha iyi alıştırmamız için bir yöntem, disiplin ve kondisyon sağlıyor. Tıpkı spor gibi bir “çalışma disiplini” sağlıyor…
Enstrümanda gelişmenin en etkili yolununun bu “alıştırmalar” olduğunu dâhi eğitmen Japon Dr. Schinichi Suzuki tüm dünyaya göstermiştir. “Tekrarlama” ve prova her gün yeteneği bir sonraki seviyeye taşımak için çocuğu hazırlar. Tekrarlama sayesinde bir çocuk yavaş yavaş kendi anadilinde uzman biri haline gelir.
Suzuki metodu olarak bilinen bu yöntem temelde keman için ortaya çıksa da, piyano, çello, flüt gibi enstrumanlarda da mükemmel sonuç vermiştir.
Bu yüzden metodu olmayan ve egzersize tâbi olmayan hiçbir enstrüman düşünemiyorum.
Egzersizler bizi daha önce hiç karşılaşmadığımız pozisyonlar, teknikler, makamlar, ses dizileri ve akıl oyunlarıyla karşı karşıya getirir. Her zaman yeniliklere gebedir ve bizi başka yeniliklere hazırlar. Ayrıca daha önce karşılaşmadığımız ama hep aşina olmamız gereken notalarla, ritmik bölünmelerle (tartımlar) ve sazımızda kullanmamız gereken pozisyonlarla bizi tanıştırır. Çalışmamız gereken şeylerin neler olduğunu bize hatırlatır…
Bir eser çaldığımızda yapılan hatalar gözden kaçabilir. Ama egzersizlerde parmak ve mızrap dengemizi bulup sağlam çalmaya odaklandığımız için zayıf noktalarımızı görüp bunun üzerine gitmemiz daha mümkündür. Zaten bir eser çaldığımızda bile bize zor gelen ve tekrarlayarak pekiştirmek zorunda olduğumuz yerler, aslında o eserin egzersizleridir. Bir bağlamacı Kaytağı’yı layığıyla çalabilmek için onun kaç egzersizini yapar mesela?..
Kendi egzersizlerini üretmeye başlayan bir sâzende, kendi eserlerini de üretmeye başlamıştır aslında. Egzersizler bizi yeni eserler üretmeye de teşvik eder.
Egzersizler usta bir sâzendenin elinde, mükemmel baskı ve entonasyonla-bir tespih olup dönmeye başladığında, dinlemesi de seyri de doyumsuzdur (Egzersiz’in bu hâline biz “Egzerli” diyoruz)
Her sâzende egzersiz’i tatmalıdır…